ANA SAYFA EĞİTİM GALERİ MATEMATİK PARKI ŞİİR BAHÇESİ BİLİÇLİ VELİ İNANÇ DÜNYASI HABERLER BULMACALAR OYUNLAR FORUM ÇEVİRMEN +FAZLASI
Sevgi Çiçekleri
bir başka kokarlar...

ŞİİR BAHÇESİ


    
    ŞİİRSEVERLER HOŞ GELDİNİZ. SEVGİYE DAİR ŞİİRLERİMİZ AŞAĞIDA...

 

 

Bir Bakış Düştü Çocukluğuma

 

 

Garip bir

mutluluk sardı gülüşlerimi…
Çocukluğum seslendi
Yıllar öncesinden…
Siyah önlüğümün eteklerinde uçuşan takvimler,
kara tahtaya yazdı
cemrenin ilk düştüğü tarihi….

Sevgi anlatılmamıştı kelimelerle..
El yordamıyla buldum hayata dokunarak…
Güneş yakmıyordu tenimi,
Korkularım yoktu..
Sıcacık bir odanın varlığı
kucaklardı gülüşlerimizi…
Doludizgin uçardım bulutlara
Henüz kırılmamış kanatlarımla…
Hep böyle sanırdım yaşamı
Annemin dizlerinde ki gibi..

Bitimsiz sevinçlere uyanırdım sabahları…
Penceremin buğusuna çizilirdi hayallerim…
Sokağa düşecek ilk çocuk çığlığını beklerdim sabırsız..
Açlığımı unutup
Sevgi çemberini çevirmeye koşardım.
En can arkadaşımla paylaşırdım
Yüreğime düşen ilk sevda ateşini..
Hayatın hep oyun olduğunu düşleyerek
Büyürdüm yavaş yavaş….

Ne kadar güzelmiş gökkuşağını yakalamaya koşmak
ve gökyüzünü okşamak…
Maviyi çocukken sevmiştim..
Aya ilk dokunuşum da o zamandı..
yıldızların ninnisiyle avutulmayı ise
gece yarısı öğrenmiştim korkularımdan kaçarken..
Şimdi hala yıldızların ninnisini bekliyorum
Başucu umutlarımda…

yüreğimiz masallarla doluyken
yazılmasaydı kaderimiz sonbahar hüzünlerine..
keşke..
Keşke biz hep çocuk kalsaydık…..
Büyümeseydik kara kaplı defterlere yazmak için….

 

 

Zeynep Nilgün Gökçeöz




ANADOLU'DA ÇOCUKTUK  KARDELEN


Anadolu’ da çocuktuk kardelen
Sarp dağların soğuk yaylaların çocuğu
Çimerdik boz bulanık derelerde
Üst tarafta annelerimiz çamaşırlarımızı yıkar
Biz altta kirli sularda çimerdik
Yırtık pantolonlarımız ve kara pabuçlarımızla
Dağlara çıkar mantar toplardık baharla
Kendi baharlarımızın özlemlerini duyardık hep
Çocukça sevdalarımızın isimlerini
Korkusuzca kazırdık dağlara taşlara
Hoplardık zıplardık
Yırtık pantolonu biraz daha yırtar
Delik pabucu biraz daha paralardık
Biraz haşarı biraz yaramazdık ama
Biz iyi çocuklardık be kardelen

Elimizde kauçuk ayakkabı altından yapılmış
Sapanlarla rahat vermezdik hiç zavallı kuşlara
Kauçuk ayakkabıyı başkaları giyerdi hep
Biz ancak eskisinden sapan yapardık
Sokaklardan çekirdekler toplardık
Kayısı çekirdeği ve gazoz kapakları
Boş kibrit kutularını doldururduk toprakla
Taşımacılık yapardık ücreti mukabili
İleride alacağımız kamyonun hayalini kurarak
Yırtık çoraplardan yaptığımız
Topaçlarımız vardı lola dediğimiz
Saklambaçlarımız vardı mama dediğimiz
Girerdik bir taşın altına
Saatlerce aratırdık kendimizi
Sonra oraya uyur kalırdık
Büyük yuvarlak çizgilerimiz vardı
Feleğin çizgisinden hallice
Aşık attığımız
Ve lola oynadığımız
En tahtasından silahlarımız vardı
Sırtımıza astığımız
Silahçılık oynardık saatlerce
Hiç kimse kötü olmazdı oyunlarımızda
Hepimiz iyiydik
Biz iyiydik be kardelen

Çocuktuk işte saf Anadolu çocuğu
Komşunun kümesinden çaldığımız
Bir yumurtanın parasıyla
Gider kibrit alırdık dağlarda ateş yakardık
Sönünceye kadar ateşin közü
Hayaller kurardık umutlu bir gelecek için
Belki hayat zordu bizim için belki fakirdik
Ama pırıl pırıldı tertemizdi yüreğimiz
Hiç tükenmezdi
Güzel bir gelecek için ümitlerimiz
Sevgilerimiz masumdu
Saf ve Anadolu tadında
Biz masumduk be kardelen

Bir ton dayak yeme pahasına
Kayardık karşı dağın yamacından
Metrelerce kay sonra yokuşu çık
Tekrar aynı yeri bir daha kay
Üşürdük ellerimiz üşürdü
Arkalarımız ıslanır buz keserdik
Gelir eve üstüne bir güzel dayak yerdik
Sen açardın hani baharla beraber
Adına navrağaz derdik
Kopartıp karlar arasından seni
Çocuk sevdalarımıza hediye ederdik
Günahsızdı çocuk sevdalarımız
Biz günahsızdık be kardelen

Bir televizyon seyretmek için neler vermezdik
Neleri feda etmezdik
Garibandık yoksulduk
Yırtık ceplerimizde hiç gazoz parası olmazdı
Ama mutlaka birkaç gazoz kapağı
Birkaç zerdali çekirdeği olurdu
Zaten başka da bir şeyimiz yoktu
Ama huzurumuz vardı be kardelen
Ve geleceğe dair güzel hayallerimiz
Düşlerimiz vardı
Mutluyduk
Ve en önemlisi
Umutluyduk be kardelen
Umutluyduk…

Bad-ı Saba
 

Yusuf Demir Saba


Unutamadığımız Çocukluğumuz,,

 

 Vardır herkesin içinde özlediği çocukluk anısı
Yaşlansa dahi,, hep onunladır çocuksu yanı,,
Hep yoksullukla geçen günlerden bahsederiz
Bizden sonraki çocukların çekmesini istemeyiz

Hani derler ya şimdi çocuk olmak mutluluktur
Katılmam ona kurabiye, Akide şekeri yoktur
Şimdi binbir çeşit,çikolata gofret şeker olsada
Susamlı renkli Akide şekeri gibisi hiç yoktur

Şimdiki bayramlarda yapar çocuklar naz
Yeni lastik ayakkabı kokusundan alırdık haz
Hele birde mantar tabancası alınca eline
Davul zurnalı coşkuyla kutlanırdı bayramlar


Elektrik yok,Televizyon,internet ufukta gözükmez
Gaz lambası ışığında ders çalışsakta bizi üzmez
Matematik defteri sarı,içinden çıkar hep saman
Hatırlarım ben yoksul çocukluğumu zaman zaman

Düşünürüm ben hep bu devleti kuran Atam,ı
Nasılda kurmuş yokluklarla bu güzel Vatan,ı
Hep dua ederim Allahıma,çocuklarımız için
Bizden sonraki çocuklar yokluk çekmesin,,

 

Ramazan Gökçe

Çağrı

Doğrudur yıldırımın düştüğü, yağdığı
yağmurun,
Bulutların rüzgarla sökün ettiği.
Ama savaş öyle değil, savaş rüzgarla
gelmez;
Onu bulup getiren insanlardır.
Duman tüten topraktan bahar boyunca,
Dökülüp yükselir birden gökyüzü.
Ama barış ağaç değil, ot değil ki
yeşersin:
Sen istersen olur barış, istersen
çiçeklenir.

Sizsiniz uluslar, kaderi dünyanın.
Bilin kuvvetinizi.
Bir tabiat kanunu değildir savaş,
Barışsa bir
armağan gibi verilmez
insana:
Savaşa karşı
Barış için
Katillerin önüne dikilmek gerek,
'Hayır yaşayacağız! ' demek.
İndirin yumruğunuzu suratlarına!
Böylece mümkün olacak savaşı önlemek.

Onlar demir çeliği elinde tutan birkaç
kişidir,
Yoktur karabasandan bir çıkarları
Dünyaya bakıp 'ne küçük' derler,
Bir şeylerle yetinmezler ucunda,
Para hesap eder gibi hesaplıyorlar
bizi,
Savaş da bu hesabın ucunda.
Ürkmeyin tutmuşlar diye suyun başını:
Korkunç oyunları, davranın, bitsin.

Söz
konusu olan çocuğundur, ana:
Koru onu, dikil karşılarına,
Biz milyonlarca kişi
Savaşı yener miyiz?
Bunu sen bileceksin.
Bunu biz bilecek, biz seçeceğiz.
Bir de düşün 'Yok! ' dediğini:
Düşün ki savaş geçmişin malı
ve barış taşıyor gelecekten.


Çeviri: Attilâ TOKATLI
 

Bertolt Brecht


Çocuksa...

 

Eğer;
Hayat denen bu yolda
Yolunuzu kaybederseniz bir gün
Bir çocuk alın karşınıza...
Gözlerinin içine bakın sevgiyle
O size söyler doğruyu
O gözlerden okursunuz
Katıksız sevdanın ne olduğunu..

Eğer mutsuzsanız
Olur olmaz nedenlerle
Çaresizseniz,apansız acılar içinde
Bilmiyorsanız ne yapacağınızı
Şaşkınsanız!
Bir çocuğun gözlerinden okuyun
Bir
çocuk neşesince paylaşın umudu
Ve...
Unutmayın ki
Bir çocuğun da bir yetişkine
Anlatacağı çok şeyler vardır her zaman
Ne demiş düşünür?
''3 şey vardır her zaman
Çocukların bize öğreteceği:
* Nedensiz yere mutlu olmak
* Her zaman meşgul olabileceği bir uğraş bulmak
*Elde etmek istediği şeyler için var gücüyle dayatmak''

Koşun,gülün,oynayın çocukça
İçinizdeki çocuğa can verin bazen
Bazen çocuklaşın sıkılmadan
Çocuk gözleriyle bakın yaşama
Arasıra da olsa.
Güzellikler yaratmak uğruna
Var gücünüzle dayatın bu gün
Bir şeylere inat edin.

Bu gün herkesi
Çocuklaşmaya çağırıyorum
Yarın geç olur belki
Davranın
Belki kurşun eritemeyiz ama
Bu gün biraz çocuklaşın
Bu gün biraz zaman ayırın kendinize
Bir çocuğun gözlerine bakın bir ara
O size anlatacak
Dostluğu,
Barışı,
Sevgiyi,
Göreceksiniz,
Karşılıksız da çok sevebileceğini insanın
Bizlerde anlayacağız
Neleri yarım bıraktığımızı
Bu gün mutlaka bir çocuğun gözlerinin içine bakın
* Paolo Coelho
 

Eray YILMAZOĞLU



Ne Çoktular Ne Kadar Çocuktular

 

Hiç göze gelmediler
Gözdesi de olmadılar kimsenin
Kimse farkına varmadı yalansız gözlerinin
Göz oldu mu yüreklerinin
Hiç anlamadılar
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

Çözülemedi bakışlarındaki tarifsiz sevdalar
Kim dedi sevgimi
Büyüyünceye kadar cevapsızdılar
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

Sarıydılar yada soluk benizli
Çoğunlukla karaya yakın bir esmer
Ve onlar genellikle burunlarını hiç silmezler
Derin iç çekişleri bundandır
Dünyanın kahrından değil
Çünkü umurlarında değil
Onların farkında olmayanlar
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular
Onlar çok ve çocuklar
Büyüyecek adam olacaklar
Önceleri öğretmen,ebe
Sonra doktor olmak isteyecekler
Bildiklerinden değil
En yakınlarında onları gördüler,
Hep onlar olmak istediler
Çalınmış geleceklerinden habersiz
Yarım yamalak düşlerde eridiler
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

O güzelim yürekleri
Delikanlılık edebiyatıyla körelttiler
Okumanın erdeminden
İnsan gibi yaşamanın bilimden geçtiğinden
Haberleri olsun istemediler
Ne kadar parlarsa parlasın
Hep suskun kaldı o gözler
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

Ahmed Ariften bu yana
Yolunu gözleyenlerin adı değişti
Hepsi o kadar
Kuşpalazı,boğmaca,karaçiçek,sıtma
Belki azaldı ama
Yeni nedenleriyle yürek enfaktı
Kanser filan hala kapıda
Çaresizlik dağlar aşırmakta
Yer yurt terk edildi
Gurbet artık sıla
Çalansa bildik değil başka bir hava
Kırıldılar farkında olmasanız da
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

Onlar çok ve çocuklar
Gözlerinden dillerine dökülürse
Bir gün sorular
Sürdürebilecek miyiz aynı yalanı
Yoksa yine susturacak mıyız onları
Küçüldü dünya
Çoğu gitti azı kaldı
Geçici demişlerdi körlüğümüze
Biraz fazla uzadı
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular
Onlar çok ve çocuklar
Sesiz de kalsalar bizi bağışlamayacaklar
Mazeretlerimize inanmayacaklar
Yaşamımızda görünmedikleri her karenin
Hesabını soracaklar
Hazırlıklı olmak gerek
Çünkü onlar şimdilik
Çok ve çocuklar
 

Tayfun Talipoğlu




Kaybettik Çocukluğumuzu

Deniz kenarı
İyot kokuyor yine
Hava soguk
Kulaklarımı şapkama sokup
Bir bank üzerinde
Dinliyorum sesleri

Küçük bir çocuk
Koşuyor annesinin yanında
Agzından çıkan buhar
Gözlük camlarını buğulandırıyor
Hayat işte, herkes küçüktü bi zamanlar
Kimimiz böyle mutlu
Kimimiz korku dolu...

Çocuktuk işte
Biliyormuyduk acımıyor zaman
Biliyormuyduk ki ayrılık var
Her acıda
Her ayrılıkta
Kaybettik çocuklugumuzu

Büyük planlarımız vardı
Olmadılar
İstediğimiz insanları
Tutamadık yanımızda
İstediğimiz işleri
Yapamadık, başaramadık

Bizler
Büyük insan olamadık
Ve kaybettik çocuklugumuzu da
Şimdi görünce bir çocuk
Üzülüyoruz
Ya o da başaramazsa...

Kulaklarımı şapkadan çıkardım
Son sigarayı yakıp
Üşüye üşüye evimin yolunu tuttum
Ayaklarım ıslak
Yanaklarım nemli
Gözlerim
Gözlerim buğulu...
 

Andrei Shopovski



Her Zaman Çocuktun

bugünü heder etme
ki her yarın bir bugün'ün yitirilişidir

haydi
hıçkırık sınırında eğleşmeyi bırak
çünkü anne şefkat ötesi bir değerdir
salıver gitsin gözyaşlarını

alnına dökülen kakülünü hatırla
ağla
belki sana en gerekli şey o bakışlardır
yüzünü okşayan ellerden başka

düşün
yorgun bedenin uykuya dalınca
kimin eli örter ruhunu

unutma
her zaman çocuktun
hep öyle olacaksın
 

Salim Kanat




 

Çocuklarınız Sizin Çocuklarınız Değil

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez,dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız,çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.
 

 

Khalil Gibran


BEN ÇOCUĞUM…
Ben çocuğum,
Dinleyin büyüklerim.
Çevrem güzel olsun,
Dünyamı güzel isterim.
Ağaç yeşil olmalı,
Çiçekle dolmalı her yer.
Çöle dönmüş dünyayı,
Söyleyin kim ister.
Sağlıklı yaşam
benim en büyük hakkım,
El ele verin dünyayı böyle bir yer yapın
Yapamazsanız eğer,
Sizden bir gün hesap sorarım bakın.
Dinleyin beni, dinleyin büyüklerim,
Zor değil başarmanız, biraz gayret gösterin.
Ben çocuğum ben miniğim,
Sevgili büyüklerim.
Çok şey istemem sizden,
Geleceğime saygı gösterin…

M. Ayhan Günaydın.



 

Çocuksu...

Çocuklar güneş
Çocuklar toprak
Çocuklar tohumdur yaprak

Çocuklar ağlar
Çocuklar güler
Çocuklar gider birer birer

Çocuklar izdir
Çocuklar gizdir
Çocuklar yağmura denizdir

Çocuklar aşktır
Çocuklar sevda
Çocuklar ölüme elveda

Çocuklar bizdir
Çocuklar sizdir
Çocuklar hayata filizdir

Çocuklar mektup
Çocuklar dua
Çocuklar mirastır kula

Çocuklar umut
Çocuklar bulut
Çocuklar göklerde mabut

Çocuklar davet
Çocuklar rahmet
Çocuklar Haktan emanet
 

Reyhan Tataroğlu



 

Gel her gün buralara!

Gel her gün buralara çocuk!
Öyküler anlatacağım sana,
bilmediğin.
Adını sormayacağım,
tanırım gözlerinden
ama önce izin ver,
dokunayım saçlarının sarısına.

Gel her gün buralara çocuk!
Renk vereceğiz seninle
güneşe, kuşlara
ve kafeslerine kuşların.
Bir de
iyi biten öyküler yazacağız onlara,
hüzünsüz.

Gel her gün buralara çocuk !
El değmemiş çiçekleri arayacağız ,
adı kitaplara geçmemiş.

Gel her gün buralara çocuk!
Eski masalları okuyacağım,
en kahramanı olacaksın kuzuların,
kurttan korkmayan.

Gel her gün buralara çocuk!
En bildik oyunları oynayacağız seninle,
ebe ben olacağım söz!
yeter ki gel her gün buralara
çocuk!  

Aslı MELEK


 

Çocuk deyip geçmeyin ha!

Düşünmeden, taşınmadan
Çocuk deyip geçmeyin ha!
Uğruna çok aşınmadan
Çocuk deyip geçmeyin ha!

Dünyasını bilemeden
Kusurunu silemeden
Bazen özür dilemeden
Çocuk deyip geçmeyin ha!

Gülüşe gülüş katmadan
Dolu öpücük almadan
Ruhuna şöyle dalmadan
Çocuk deyip geçmeyin ha!

Sözüne ilgi vermeden
Gül yüzünden gül dermeden
Yoluna sevgi sermeden
Çocuk deyip geçmeyin ha!

Sabırlı olup dinlemeden
Özü sözü birlemeden
Şimşek olup gürlemeden
Çocuk deyip geçmeyin ha!

İnsanısak insan eğer
Demeden sıcakmış meğer
Vermeden zevkine değer
Çocuk deyip geçmeyin ha!

Büyümez sevgi örmeden
Gel yavrucuğum demeden
Temiz kalbini görmeden
Çocuk deyip geçmeyin ha!

Anlamaz demeyin sakın
Gözünüzden iyi bakın
Hissetmeden onu yakın
Çocuk deyip geçmeyin ha!

Çocuk olup yoğrulmadan
Emzik olup soğrulmadan
Yerinizden doğrulmadan
Çocuk deyip geçmeyin ha!

Onlar aynadır gizlere
Dikkat edelim sözlere
Armağan olan bizlere
Çocuk deyip geçmeyin ha!

İPEKLİ Yusuf' un aşı
Geleceğin temel taşı
Okşamadan saçı, başı
Çocuk deyip geçmeyin ha!

 

Yusuf İPEKLİ

 

                                                          BEN BİR ÖĞRETMENİM

Ben bir öğretmenim;
Köydeyim,
Şehirdeyim,
Bilginin denklemindeyim.



Ben bir öğretmenim;
Zil çaldı, koşun yavrularım.
Oturun.
Oturun sıralara,
Sonra sarılın kollarıma.
Hepinizi,hepinizi uçurayım,
Sevginin doruklarına.



Ben bir öğretmenim;
Ayşe'lerim,Fatma'larım,
Mehmet'lerim,
Hepsi gelecek ümitlerim.
Ben sizler için varım,
Bütün sevgi notalarını,
Sizler için çalarım.



Ben bir öğretmenim;
Kara tahtaya uzandıkça ellerim,
Umudu yazar, kaygıları silerim.
Sanatım emsalsiz,
Kutsal cevher işlerim.



Ben bir öğretmenim;
Pilotlara kanadım gökyüzünde,
İlham perisi çağıran kalemim şairlere,
Pusulayım kaptan güvertesinde,
Projeyim mühendis cetvelinde.
Haksızlığın savaşçısıyım;
Düşünce ufuklarını sergilerim,
Avukat cüppesinde.



Ben bir öğretmenim;
Karanlığı neşter gibi keserim,
Beyaz gömlekli doktoruma
Hipokrat yeminiyim.
Samur fırçalarla serpilir,
Sevgi çiçeklerim.
Ressamdır, yazardır, esnaftır...
Sanatkardır, politikacıdır...
Bir ulustur benim öğrencilerim.



Ben bir öğretmenim;
Hep bilgiler verirken,
Bıkmak, usanmak, bezmek
Nedir bilmem.
Bir mum misali erirken,
Karanlığa ödün vermem.



Ben bir öğretmenim;
Düşüncenin merkeziyim.
Bitmedim, erimedim,
Bitmedim, tükenmeyeceğim,
Bütün evrene sevgi üreteceğim.



Ben bir öğretmenim;
Sel olur yurdum için çağlarım,
Fırat olur çok Harranlar sularım.
Memleket türküsüdür her sözüm,
Uzun hava, kırık hava, bozlağım,
Bir yiğitlik türküsüdür yaşamım.



Ben bir öğretmenim;
Işığım karanlıklara,
Dağ dağ yüreğim Anadolu’da
Yükseğim: Erciyes'im, Ağrı'yım.
Şehit kanıyım kurumam:
Fırat'ım, Aras'ım, Sakarya'yım,
Irmak ırmak bir destanım...

 

 


 

 

Free Page Rank Tool Okullar Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol